Op. Dr. Seher Şirin’in yazar veya katkıda bulunduğu bilimsel çalışmaları tek bir sayfada topluyoruz. Aşağıda bulunan listeden ilginizi çeken makale başlığına tıklayarak erişebilirsiniz. Bilimsel çalışmaların büyük bölümü kadınlada meme hastalıkları ve meme kanserine yöneliktir.
Bilimsel Çalışmalar (Başlıklar Halinde)
Büyük Memede Görülen Hastalıklar
MAKROMASTİ(İri meme) İLE BENİGN(iyi huylu) MEME HASTALIKLARI ARASINDAKİ İLİŞKİ
Gürol KÖROĞLU , Türker ERTÜRK , Alper ŞAĞBAN , SEHER ŞİRİN , Arslan KAYGUSUZ
S.B. İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesi 3. Genel Cerrahi / İstanbul
GİRİŞ : İdeal meme ölçüsü 275-350 cm3 olarak belirtilmiştir. Normal veya ideal meme “hacminde % 50’den fazla hacim artışı olmasına makromasti denir. Hastalar çoğunlukla boyun ağrısı, omuz ağrısı, kol ağrısı, sırt-bel ağrısı, brakial pleksus kompresyonu (kola giden sinirlere bası), kazanılmış torasik kifoz(kamburlaşma), solunum sıkıntısı, fizik aktivite kısıtlığı yakınmaları nedeniyle polikliniğe başvurmaktadırlar.
METOD : Ekim 2006-Mart 2007 tarihleri arasında meme polikliniğimize gelen 228 hastanın, Grosman rounder diski kullanılarak meme hacim ölçümleri yapıldı. Ortalama meme hacmi 300 cm3 olarak alınıp bunun %50’sinden fazla olan 450 cm3 üstündeki hastalar ile diğerleri arasındaki memede benign kitle oranları karşılaştırıldı. cm3 altında, idi. Memenin benign(iyi huylu) hastalıklarından başta fıbrokistrik hastalık başta olmak üzere,
BULGU : Meme Ölçümü yapılan 228 hastanın 76’sı 450 cm3 ve üzerinde çıkarken 152’si 45Ö fibroadenom, lipom, intraduktal papillom, duktal ektazi, mastit ve abse ele alındı. Makromastik 76 olgunun 58’inde (%76) bu hastalıklardan bir veya birkaç tanesi mevcut iken, makromastik olmayan 152 olgunun 97’sinde (%64) benign bir lezyon mevcuttu.
TARTIŞMA ve SONUÇ : Neticede makromasti sadece meme dışı semptomlara sebep olmamakta, aynı zamanda meme dokusunda da hastalık zemininde etkin rol oynadığının kanısındayız.
Güncel Hastalık: Makromasti
Gürol KÖR0ĞLU , SEHER ŞİRİN , Alper ŞAĞBAN Türker ERTÜRK, Arslan KAYGUSUZ
S. B. İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesi 3. Genel Cerrahi Kliniği / İstanbul
GİRİŞ : İdeal meme ölçüsü 275-350 cm3 olarak belirtilmiştir. Normal veya ideal meme hacminde %50’den fazla hacim artışı olmasına makromasti denir. Hastalar çoğunlukla boyun” ağrısı, omuz ağrısı, kol ağrısı, sırt-bel ağrısı, brakial, pleksus kompresyonu, kazanılmış torasik kifoz, solunum sıkıntısı, fizik aktivite kısıtlığı yakınmaları nedeniyle polikliniğe başvurmaktadırlar.
METOD : Ekim 2006- Mart 2007 tarihleri arasında meme polikliniğimize gelen 228 hastanın, Grosman rounder diski kullanılarak meme hacim ölçümleri -yapıldı.
BULGU : Olguların yaş ortalaması 44.8 (22-70) bulundu. 228 olgunun hacim ölçümü ise ortalama
422 cm3 (125-1100) idi. Buradan da anlaşılacağı gibi makromasti ülkemizin büyük bir sorunudur. Zira bu hastalar çoğunlukla bu çlurumlannın normal olduğunu sanmakta, bunun bir hastalık olduğunun farkına varamamakta ve boyun ağrısı, omuz ağrısı, kol ağrısı, sırt-bel ağrısı, brakial, pleksus kompresyonu, kazanılmış torasik kifoz, solunum sıkıntısı, fizik aktivite kısıtlığı gibi şikayetlerini başka yerlerde arayıp hekim hekim dolaşmakta ve tetkik üstüne tetkik yaptırmaktadırlar.
TARTIŞMA ve SONUÇ : Makromastinin başlı başına bir hastalık olarak ele alınıp cerrahi tedavisinin yapılması gerektiği kanısındayız.
Makromasti İle Malign Meme Hastalıkları Arasındaki İlişki
THE JOURNAL OF BREAST HEALTH
Gürol KÖROĞLU, Türker ERTÜRK, Alper ŞAĞBAN, SEHER ŞİRİN, Arslan KAYGUSUZ
SB İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesi 3. Genel Cerrahi Kliniği / İstanbul
GİRİŞ : İdeal meme ölçüsü 275-350 cm3 olarak BULGU : Meme ölçümü yapılan 228 hastanın‘76′:
belirtilmiştir. Normal veya ideal meme hacminde 450 cm3 ve üzerinde çıkarken i 52’si 450 cm3 altında
%50’den fazla hacim artışı olmasına makromasti denir.
Memenin malign hastalıklarından başta infiltratif Hastalar çoğunlukla boyun ağrısı, omuz ağrısı, kol duktal ca olmak üzere, infiltratif lobuler ca, paget, ağrısı, sırt-bel ağrısı, brakial, pleksus kompresyonu, inflamatuar meme ca ve non-infiltratif olanlar ele kazanılmış torasik kifoz, solunum sıkıntısı, fizik alındı.
Makromastik 76 olgunun 4’ünde (%5,2) bu aktivite kısıtlığı yakınmaları nedeniyle polikliniğe hastalıklardan biri mevcutken, makromastik olmayan başvurmaktadırlar. 52 olgunun 7’sinde (%4,6) malign bir lezyon mevcuttu.
METOD : Ekim 2006- Mart 2007 tarihleri arasında
meme polikliniğimize gelen 228 hastanın, Grosman
TARTIŞMA ve SONUÇ : Neticede anlamlı bir rounder diski kullanılarak meme hacim ölçümleri istatistiksel fark oluşmamış olsa da makromastide yapıldı. Ortalama meme hacmi 300 cm3 olarak alınıp sadece meme dışı semptomlara sebep olmamakta, bunun %50’sinden fazla olan 450 cm3 üstündeki aynı zamanda meme dokusunda da hastalık zemininde hastalar ile diğerleri arasındaki memede kitle (benign) etkin rol oynamakta olduğuna inanıyoruz, oranlarıkarşılaştırıldı.
Bilateral Meme Kanseri
Gürol KÖROĞLU, Türker ERTÜRK, Alper ŞAĞBAN SEHER ŞİRİN, Arslan KAYGUSUZ
1) S. B. İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesi 3. Genel Cerrahi Kliniği / İstanbul
GİRİŞ : Bilateral meme kanseri tüm meme kanserleri içinde %3.7 oranında rastlanan bir klinik tablodur. Senkron veya metakron olarak, büyük çoğunluğu metakrondur. Karşı memede bir tümör ile karşılaşıldığında bunun yeni bir primer mi, yoksa metastatik mi olduğu sorusu akla gelir. Bu problemi aydınlatmak için bazı kriterler ortaya konmuştur. Bilateral meme kanserinin teşhisinde klinik muayene ve mamografi ile periyodik kontrol önem taşır.
METOD : 2002 Mart-2007 Mart yılları arasında tarafımızdan tedavi eldilen 135 meme kanseri incelendi.
BULGU : 135 meme kanseri içinde, 4 hastada (%2,9) bilateral meme kanseri gözlenmiş, konu güncel literatür ışığında gözden geçirilmiştir.
TARTIŞMA VE SONUÇ: Bilateral meme kanserinin teşhisinde klinik muayene ve mamografi ile periyodik kontrol önem taşır. Tedavi tümörlerin evresine uygun klasik yöntemler ile yapılır.
Makromasti Sıklığı
Gürol KÖROĞLU, SEHER ŞİRİN, Alper ŞAĞBAN, Türker ERTÜRK, Arslan KAYGUSUZ
S.B İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesi 3. Genel Cerrahi Kliniği / İstanbul
GİRİŞ : İdeal meme ölçüsü 275-350 cm3 olarak belirtilmiştir. Normal veya ideal meme hacminde %50’den fazla hacim artışı olmasına makromasti denir. Hastalar çoğunlukla boyun ağrısı, omuz ağrısı, kol ağrısı, sırt-bel ağrısı, brakial, pleksus kompresyonu, kazanılmış torasik kifoz, solunum sıkıntısı, fizik aktivite kısıtlığı yakınmaları nedeniyle polikliniğe başvurmaktadırlar.
METOD : Ekim 2006-Mart 2007 tarihleri arasında meme polikliniğimize gelen 228 hastanın, Grosman rounder diski kullanılarak meme hacim ölçümleri yapıldı. Ortalama meme hacmi 300 cm3 olarak alınıp bunun %50’sinden fazla olan 450 cm3 üstündeki hastalar makromastik olarak kabul edildi.
BULGU : Bu 228 olgunun 76’sı mâkromastili iken, 152’si makromastili değildi. Oran çok ilginç bir şekilde 2/1 şeklinde açığa çıkmıştır. Yani kabaca polikliniğimize başvuran her 3 hastadan bir tanesi makromastiktir.
TARTIŞMA ve SONUÇ : Bu da memede hastalık olmasa dahi makromastinin sebep olduğu semptomları düşünürsek, büyük bir iş gücü kaybı, para ve sağlık hizmeti demek olduğu açıktır.
Meme Hastalıklarında Tanı
Gürol KÖROĞU, SEHER ŞİRİN, Alper ŞAGBAN, Türker ERTÜRK, Arslan KAYGUSUZ
S. B. İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesi 3. Genel Cerrahi Kliniği / İstanbul
GİRİŞ : İnce iğne aspirasyon biyopsisi (İİAB) palpabl meme kitlelerini değerlendirmede çok etkili ve klinik olarak güvenilir bir araçtır. Bu bilimsel çalışma İİAB’nin histopatoloji ile doğruluğunu değerlendirmek ve klinik olarak bir teşhis aracı olarak kullanmak için yapıldı.
METOD : Materyal olarak İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne 2005 Mart-2006 Aralık yılları arasında gelen 108 hastaya ait İİAB kullanıldı.
BULGU : Meme İİAB doğruluğunu güvenirliğini ve yeterliliğini belirlemek için sitolojik tanılar histolojik tanıları ile karşılaştırıldı. Spesimenlerin 20’sinin sitolojik materyali yetersizdi. İİAB’ler malign, benign ve şüpheli olarak yorumlandı 58 olgu benign, 30 olgu malign ve 20 olgu şüpheli olarak değerlendirildi. Şüpheli olgular ın 7’si malign ve I3’ü benign idi. Sitolojik materyali yetersiz ve şüpheli olarak yorumlanan olgular dışında kalan 68 hastanın 66’sına doğru tanı konmuştu.
TARTIŞMA ve SONUÇ: Sonuç olarak meme İİAB’si meme kanserinin teşhisinde sitolojide deneyimli patologlar tarafından uygulandığı zaman yardımcı olarak kullanılabilen sensitif bir teşhis aracıdır.
Meme Kanserinde Cerrahi Yaklaşımlar
Gürol K0R0ĞLU, Türker ERTÜRK, Alper ŞAĞBAN, SEHER ŞİRİN, Arslan KAYGUSUZ
S. B. İstanbul Eğiti m ve Araştırma Hastanesi 3. Genel Cerrahi Kliniği / İstanbul
GİRİŞ : Meme kanserlerinde son yıllarda son derece iyi tedavi yöntemleri geliştirilmiş olmasına rağmen hastalar bize genelde geç evrede başvurmaktalar. Bu bilimsel çalışmada meme kanseri risk faktörleri, tanı ve tedavi yaklaşımlarını irdelemeye çalıştık.
METOD : 2002 Mart- 2007 Mart yılları arasında kliniğimizde meme kanseri tanısıyla yatarak tedavi görmüş 35 hasta retrospektif olarak incelendi.
BULGU : Olguların 34’ü kadın, 1’i erkekti, yaş ortalaması 54.1, ortalama menarj yaşı 14.1, evlilik yaşı 20, doğum sayısı 3 idi. 69 sol memede, 63 hastada sağ memede 3 hastada ise bilateral kanser saptandı.
Biyopsi kayıtlarla göre olguların 9’unda frozen-section incelemesi ile ameliyat kararının alındığı anlaşıldı.
Olguların klinik eydelendirilmesi ile 13’iinün (%9.6) Evre I, 118’inin (%87.4) Evre II ve III, 4’ünün (%3)Evre IV olduğu görüldü. Olguların I I9’una (%88) modifiye radikal mastektomi (MRM), 4’üne (%3) radikal mastektomi (RM), 8’ine (%6) basit mastektomi (BM) ve 4’üne de (%3) meme koruyucu cerrahi (MKC) yapılmıştı.
TARTIŞMA ve SONUÇ: Bu bilimsel çalışmadan çıkardığımız sonuçlar: I-Ülkemizde meme kanseri olguları geç evrelerde hastaneye başvurmaktadır, 2-Radikal mastektomi ameliyatı giderek terkedilmektedir, 3rMRM’nin sağladığı etkin kür (sağkalım ve hasta memnuniyeti) göz önüne alındığında en çok uygulanan ameliyat tekniğidir.
İlerlemiş Meme Kanseri
Lokal ülserleşmiş metastatik bilateral meme kanseri: Vaka sunumu ve tedavinin değerlendirilmesi;
Didem Can Trabulus 1, Didem Karaçetin 2, Seher Şirin 1, Rıza Umar Gürsu 3, Canan Kelten 4, Ş. Gökhan Beyhan 5, T. Fikret Çermik 6, M. Ali Nazlı 7
İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesi
1 Genel Cerrahi Kliniği, İstanbul
2 Radyasyon Onkolojisi Kliniği, İstanbul
3 Tıbbi Onkoloji, İstanbul
4 Patoloji Kliniği, İstanbul
5 Plastik Cerrahi Kliniği, İstanbul
6 Nükleer Tıp Kliniği, İstanbul
7 Radyoloji Kliniği, İstanbul
Amaç: Ülserleşmiş lokal ileri meme kanserlerinin tedavisinde protokol belirlenmemiş olup tedavi halen tartışmalı ve zordur. Bir vaka ile literatür ışığında ülsere olmuş meme kanseri olgusu sunuldu.
OLGU: 56 yaşında bayan hasta sol memesinde akıntı ve kanama şikayeti ile başvurdu. Fizik muayenede sol meme de areolanın silinmiş, memenin otoampute olduğu, kanamalı, akıntılı açık yara görüldü. Mamografi ve USG bulguları; sol memede tüm kadranlarda meme başını içine alan polipoid karakterde geniş ülsere lezyon ve sağ meme üst dış kadranda 14×13 mm boyutlarında bilateral meme ca ile uyumlu mamosonografik bulgular tespit edildi.
PET-CT değerlendirmede sol meme tüm kadranları kaplayan meme başını da içine alan pektoralis major kasına invazyon şüphesi uyandıran en geniş yerinde yaklaşık 11×5 cm boyutlara ulaşan düzensiz sınırlı malign karakterde kitlesel lezyon ile sağ memede hipermetabolik multiple kitlesel lezyonlar saptanmış olup bilateral meme ca ve multipl kemik metastazı tespit edildi.
Ameliyat öncesi 6 kür TAC rejimi ve bifosfonat uygulandı. Regresyon saptanan hastaya bilateral basit mastektomi, solda pektoral adele kısmi rezeksiyonu ve göğüs ön duvarından fasiakutan flep ile rekonstrüksiyon uygulandı. Takiplerde lokal flep nekrozu uyluktan alınan greftler ile revize edildi.
Patoloji; sol meme T4NXM1, sağ meme T1NXM1, cerbB2 (+++) pozitif, ER/PR pozitif, Ki-67 %40 olarak değerlendirildi. Postop dönemde bilateral eksternal radyoterapi,her iki göğüs duvarı ve periferik lenfatiklere 5000cGy olarak uygulandı. Hastaya Herceptin tedavisi ve adjuvan hormonoterapi başlandı.
Tartışma: Ülseratif meme kanserlerinde cerrahın işi zordur. Inoperabl ülserli meme kanserlerinde literatürde primer kemoterapinin ülserli alanı küçülttüğü ve cerrahi tedaviyi kolaylaştırdığına destekleyici bulgular mevcuttur.
Koltuk Altında Meme Kanseri
Aksiller yerleşimli ekstramammarial Paget hastalığı: Olgu sunumu
Didem Can Trabulus1, Didem Karaçetin2, Seher Şirin1, Sevgi Kurt3, Canan Kelten4, R. Umar Gürsu5, M. Ali Nazlı6, A. Esra Aksu7
İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesi,
1Genel Cerrahi Kliniği, İstanbul
2 Radyasyon Onkolojisi Kliniği, İstanbul
3 Plastik Cerrahi Kliniği, İstanbul
4 Patoloji Kliniği, İstanbul
5 Tıbbi Onkoloji, İstanbul
6 Radyoloji Kliniği, İstanbul
7 Dermatoloji Kliniği, İstanbul
Giriş: Ekstramammarial Paget hastalığı (EMPH) ender intraepitelyal adenokarsinomadır. Tüm Paget hastalarının %6.5’ inde görülür. Genelikle apokrinden zengin genital ve perianal bölge yerleşimlidir. Aksiller Paget hastalığı nadirdir. Aksiller yerleşimli invaziv komponenti de olan EMPH olgusu sunuldu.
Olgu: 57 yaşında bayan hasta, sağ koltukaltında sulanan, kaşıntılı, kızarıklık şikayeti ile başvurdu. Mamografi ve ulrasonografik incelemede; sağ aksiler bölgede ciltaltı planda 25×9 mm boyutlarında solid kitle ve metastaz düşündüren lenfadenopati bulguları izlendi.
Dinamik bilateral meme MRI de sağ aksiler cilt altında kontrast tutulumu gösteren şüpheli kalınlaşma ve atipik lenfadenomegali bulguları BIRADS kategori 5 olarak değerlendirildi. Cilt punch biopsisi Paget hastalığı ile uyumlu gelmesi üzerine total eksizyon planlandı.
Eksizyon ve aksiler küraj sonrası V-Y flep ile yara revize edildi. Patolojik değerlendirmede, Paget hastalığı ve eşlik eden invaziv karsinom, triplenegatif, Ki-67 proliferasyon indeksi %25-30 olarak bulundu. Sağ aksilladan disseke edilen 25 adet lenf nodundan 11 tanesinde karsinom metastazı saptandı.Hastaya adjuvan kemoterapi, radyoterapi ve hormonoterapi planlandı.
Tartışma: Aksiller Paget hastalığı ender görülür. Literatürde az vaka sunulmuştur. Tanı cilt biopsisi ile konulur ve ayırıcı tanıda immunhistokimyasal çalışmaların rolü büyüktür. Tedavide geniş eksizyon yapılmalıdır. Adjuvan tedavi kararı invaziv komponentin varlığına göre belirlenir. Medikal tedaviye cevap vermeyen, eritemli, kaşıntılı cilt plakları tespit edildiğinde Paget hastalığı akla gelmeli ve mutlaka cilt biopsisi yapılmalıdır.
Böbrek Üstü Bezi Kisti
Çağdaş Cerrahi Dergisi
Olgu Bildirisi: Adrenal Gland Kisti(Böbrek üstü bezi kisti)
Yusuf Yağmur, Arslan Kaygusuz, Mehmet Öztürk, Can İşler, SEHER ŞİRİN
SSK İstanbul Hastanesi 3. Cerrahi Servisi
OLGU(HASTA-VAKA)
O.F. 43 yaşında, erkek hasta, SSK İstanbul Hastanesinde poliklinikte görüldü, hasta karın sağ üst kadranda (bölgede) ve sağ bel bölgesinde nefes alırken ve hareket ile artan orta derece karın ağrısından, yorgunluk, kilo kaybı ve bulantıdan şikayet etmektedir. Muayenede tek anormal(patolojik) belirti karın sağ üst bölümde palpasyonda (elle muayenede)hassasiyet ve yine aynı bölgede bariz kitle idi.
Bigisasayarlı tomografide en geniş çapı 11 cm kadar olan oval kiste rastlandı. Karaciğer kist hidatik(köpek kisti) olabileceği düşünüldü, casoni ve ekinokok testleri negatif bulundu.
Laboratuarda, idrarda, 17 ketosteroid atılımı normaldi. Deksametazon supresyon testi normaldi. Tomografik ve laboratuar testleri sonucunda adrenal kist olabileceği düşünüldü. Ameliyatta sağ adrenal bezi üst polünden kaynaklanan 11 cm çapında berrak sıvısı olan kist tespit edildi. Kitle yaklaşık 13 g idi. Kist duvarı fibroz karakterdeydi. Patalojik olarak selim surenal kisti kabul edildi.
Ektopik Tiroid Dokusunda Gelişen Tiroid Papiller Karsinomu
Cerrahpaşa Tıp Fakültesi
Uluslar Arası Katılımlı 5. Tıp Kongresi
Ektopik (Normal yeri haricinde bir yerde bulunan) Tiroid Dokusunda Gelişen Tiroid Papiller Karsinomu: Troglossal Kist Karsinomu
Celal Özkarabulut, Can İşler, Erer Yosunkaya, SEHER ŞİRİN
SSK İstanbul Hastanesi 3. Cerrahi Servisi
ÖZET
Embriyoner(Anne karnındaki) gelişimdeki anomaliye(normalden farklı) bağlı ender olgular olan ektopik tiroidlerde, tiroid karsinomu gelişmesi daha nadirdir. 1927’de Owen ve Ingleby tarafından tanımlandığından beri literatürde (Tıbbi yayınlarda)seksen iki vaka yayınlanmıştır.
Ductus(kanal) tiroglossus primitif barsağın tiroid loblarını meydana getiren divertikülünün bir parçasıdır. Vakamızda tiroglossal kist nedeniyle opere edilen hastada patoloji sonucu, “Papiller tipte tiroid karsinomu infiltrasyonu”olarak rapor edildi, Son derece nadir görüldüğü için bildirime değer görülmüştür.
Ektopik tiroid dokusunda tiroid karsinomu gelişmesi nadirdir. İlk kez 1927 yılında Owen ve Ingleby tarafından tanımlandığından beri 82 değişik vaka bildirilmiştir. Ektopik tiroid dokusunun görüldüğü yerlerden biri troglossal kisttir.
Trogolassal kistler boyunda 2. Sıklıkta yer alan patolojilerdir. %1 oranında troglossal kistlerde karsinoma rastlanmaktadır. Troglossal kistlerde karsinom ilk defa 1910 yılında Unkerman tarafından tarif edilmiş ve bugüne kadar 115 olgu bildirilmiştir. Olgumuz 36 yaşında kadın hasta, boyunda troglossal kistinde 3 cm kadar papiller tipte tiroid karsinomu infiltrasyonu olan hastadır.
İnguinal Herni(kasık fıtığı) Onarımında PDS
Cerrahi Tıp Bülteni
Yusuf Yağmur, Arslan Kaygusuz, Celal Özkarabulut, SEHER ŞİRİN, Can İşler, Erdal Kaleli
ÖZET
Bu bilimsel çalışma inguinal herni nedeniyle opere (ameliyat) edilen 75 hastada PDS (poli dioksanon)’nin prospektif kullanılması ile ilgilidir. Herni onarımında Bassini yönteminin bir varyasyonu kullanıldı. PDS loop devam eden dikişler halinde kullanıldı.
Hastaların 58’inde indirekt herni, 12’sinde direkt herni, 2’sinde indirekt + direkt herni, 3’ünde nüks herni vardı. Hastalar 1. ve 12. Aylarda, polikliniğimizde izlendi, olgularımızda nüks, mortalite ve testiküler atrofe yoktu.
Bu kadar kısa sürede ve bu sayıda hastayla büyük bir sonuca varma olasılığı yoktur. Bununla birlikte, PDS onarım sonucu ilk etap değerlendirmede nüks görülmemesi pozitif bir bulgudur ve bu teknikle herni onarımında önerilebilecek bir yöntemdir.
Genel Cerrahide Proflaktik Antibiyotik Tedavisi
Cerrahide Enfeksiyondan koruma(proflaksi) amaçlı antibiyotik kullanımı
Türkiye Antibiyotik Ve Kemoterapi (Ankem) Kongresi
Genel Cerrahide Günlük Tek Doz Netilmisin İle Profilaksi (Enfeksiyonu önleme tedavisi)
Erer Yosunkaya, Can İşler, Arslan Kaygusuz, Yusuf Yağmur, SEHER ŞİRİN
SSK İstanbul Hastanesi 3. Cerrahi Servisi
ÖZET
Elektif (planlı) veya acil cerrahi girişim uygulanan 68 hasta, günlük tek doz netilmisin ile tedavi edildi. Netilmisin ameliyattan 1 saat önce 150 mg/İM olarak verildi ve hasta postoperatif (ameliyat sonrası) infeksiyon riskinden kurtuluncaya dek, günlük doz 5 mg/kg şeklinde tek dozda uygulandı.
Tedaviye ortalama 5 ± 3,2 gün devam edildi. 3 (%4.4)’ü dışında, hastalarda postoperatif infeksiyonu gösterir klinik ve mikrobiolojik bir bulguya rastlanmadı. Sonuçta, diğer aminoglikozidlerden daha az nefrotoksik(böbreğe zarar) gözüken netilmisin, efektif (etkili) ve iyi tolere edilebilen bir antibotik olarak bulundu.
Yemek Borusu Varisi Kanaması
Endoskopik Laparoskopik Cerrahi Dergisi
Özofagus Varis Kanamalarında Endoskopik Band Ligasyonu: 39 Olgunun Retrospektif Analizi
Yavuz Selim Sarı, Ersan Sander, Hasan Bektaş, Kerim Özakay, SEHER ŞİRİN
Sağlık Bakanlığı İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesi
ÖZET
Amaç: Özofagus varislerinin eradikasyonunda endoskopik band ligasyonunun etkinliğinin araştırılması.
Yöntem: Akut veya geçirilmiş özofagus varis kanaması nedeniyle başvuran 39 hastanın 7-20 gün aralarla endoskopik band ligasyonu ile varis eradikasyonu yapılmıştır. Hastalar en az 15 ay süre ile takip edilmiştir.
Bulgular: 14 kadın, 25 erkek, toplam 39 hastaya yapıldı. Eradikasyon için gereken ligasyon sayısı ortalama 2.7 (2-6 arası) ve her seansta kullanılan band sayısı 3.8 (2-6 arası) idi. Ortalama 22.7 aylık (15-29 arası) takipte yeniden kanama oranı %25.6 olurken child C evresindeki 3 hastamız eksitus oldu (%7.6). 1 hastamızda trakeal aspirasyon gözlenirken 4 hastamızda özofagus ülseri gelişti (%10.2).
Sonuç: Özofagus varislerinin akut kanamalarında ve varis eradikasyonunda endoskopik band ligasyonu düşük mortalite ve morbiditeye sahip, uygulaması kolay, hızlı ve güvenli bir yöntemdir.