Hastalıklı alanda 5 mm.den daha az kesi yapılıyorsa o yöntem için ameliyatsız tedavi denilebilir.
Kıl dönmesinde gerçek tedavinin amacı kılın oluşturduğu yumağın etrafındaki zarı yani kapsülüyle birlikte ve kılların giriş çıkış deliklerini de alacak şekilde çıkarmaktır. Bu durumda ameliyatsız tedavilerde kapsül çıkarılmadığı için gerçek bir tedavi sayılmaz. Bazı durumlarda giriş-çıkış deliği bile çıkarılmaz.
Ameliyat yapılmadan uygulanan tedavilerde farklı yöntemler kullanılsa da prensip aynıdır. Genellikle lokal anestezi ile yapılır. Ciltteki giriş deliğinden girilir, kistin (sinüsün) içeriği, içindeki kıllar iyice temizlenir. Temizlenmiş kistin içine dokuyu yakan maddeler (fenol,gümüş nitrat) verilir. Aynı şekilde lazer kullanılarak da sinüs yani kist kapatılmaya çalışılır. Böylece sinüsün iç duvar örtüsü tahrip edilmiş olur. Daha sonra vücut bu tahrip olan alanı tamir ederek iyileştirir. Bu yöntemler 1-2 giriş deliği olan sinüslerde daha iyidir, ameliyat olamayan hastalarda geçici olarak iyileştirme sağlayabilir. Fakat tekrarlama oranı çok yüksektir. Çok sayıda giriş çıkış deliği olması durumunda hem uygulama zordur, hem de geçici de olsa iyileşme sağlanamaz.
Fenol Yöntemi:
En yaygın kullanılan yöntemdir. Fenol ( phenol – kristalize formik asit – kristalize fenol ) kullanılarak yapılır. Kıl giriş deliğinden ince aletlerle girilerek kıllar temizlenmeye çalışılır, kistin içerisi kazınır .İçeriye fenol solüsyonu verilerek içerisi yakılır.
Gümüş Nitrat Yöntemi:
Diğer yaygın kullanılanı da gümüş nitrat yöntemidir. Gümüş nitrat kimyasal olarak yakıcı etkisi olan bir kimyasal maddedir ve tedavide bu yakıcı etkisinden yararlanılır. Fenol tedavisindeki gibi giriş deliğinden bir aletle girilerek sinüs içi temizlenir ve içeriye gümüş nitratlı sıvı verilir.
Küretaj (kazıma) Yöntemi:
Burada kistin üst kısmındaki deri parçası biraz daha genişçe alınır. Kistin içi küretle (kaşık benzeri bir alet) iyice kazınır. Üstteki yara açık bırakılır. Açık bırakma ameliyat tekniğine benzer, açık bırakmada kapsül (zar) da alınır. Burada kapsül alınmaz, boşluğu kistin duvarı oluşturur. Bu nedenle açık yara daha küçük görülse bile kapanması daha uzun sürer. Kolay ve çabuk uygulanması doktor açısından avantaj sayılabilir, yara kapanması uzun süreceğinden hasta için dezavantajdır.
Sinüsotomi;
Pilonidal sinüs deliklerinin genişletilerek kistin içi tel fırça ve küretle kazınır. Ayakta uygulanması,ağrının fazla olmaması,hastaneye yatış gerektirmemesi ve istirahat gerektirmemesine benzer avantajları vardır.
Lazer Tedavisi:
Kıl girişi deliğinden girilerek temizlenen alan yani kistin içi diğer maddelerle yakmak yerine lazerle yakılır. Diğer ameliyatsız yöntemlerden (fenol, gümüş nitrat vs.) bir farklılığı yoktur. Yine kapsül çıkarılmadığı için tekrarlama ihtimali çok yüksektir. Hastaların lazer tedavisine karşı bilmeden ilgi duymalarından dolayı suistimale açık bir yöntemdir. Yani bir aldatmacadan öte gitmez.
Ancak kıl dönmesi tedavisinden sonra tekrarlama ihtimalini azaltmak, o bölgenin hijyenini daha iyi sağlamak için laserli epilasyon önerilmektedir. Burada amaç plonidal sinüsün tedavisi değildir. Sinüsü yok etmeye değil ciltteki kılları yok etmeye yöneliktir.
Ameliyatsız yöntemlerin avantajları
Lokal anestezi ile hastaneye yatmadan kısa sürede yapılabilmeleri, istirahat gerektirmemesi avantaj gibi görülebilir. Şu noktayı unutmamak gerekir ki ; kist çıkarılmadığından, gerçek tedavi olmadığından tekrar tekrar müdahale edilmek durumunda kalınabilir.
Ameliyatsız yöntemlerin dezavantajları:
Teorik olarak çok pratik bir yöntem gibi görülse de dezavantajları çoktur.
*Sinüs kapsülü, giriş çıkış delikleri çıkarılmadığından gerçek tedavi değildir.
*Bu bölgedeki delikler çıkarılmadığından için tekrar kıl girer, hastalık tekrar tekrar alevlenir.
*Sinüs (kist) alınmadığından cilt altında şişlik kalır.
*Cilt altında yanık dokular kalır, bu nedenle enfeksiyon sıktır.
*Kılların tamamının temizlendiğinden emin olunamaz
*Hastalığın tekrar etme ihtimali % 70 ler civarındadır. Tekrarın bu kadar yüksek olması gerçek tedavi olmadığının kanıtıdır.
*Bazen 3-5 ay kadar yara bakımı ve pansuman gerektirebilir.
SONUÇ:
Plonidal sinüsün tedavisinde çok çeşitli yöntemler vardır. Ameliyat olmaksızın yapılan tedavleri bazı meslektaşlarımız tercih etmektedir. İş gücü kaybı olmaması, hastaneye yatış gerektirmemesi avantaj gibi görülebilir. Daha önemlisi ‘AMELİYATSIZ’ kavramı hastalara cazip gelmektedir.
Mikrosinüsektomi yöntemi: Mikrosinüsektomi pek çok meslektaşımız tarafından ameliyatsız yöntem gibi anlatılsa da işlem bir ameliyattır. Fakat hastaya verdiği acı, iyileşme süreci açısından diğer anlattıklarımızdan farklı değildir. Yukarıda saydığımız yöntemlerleri tercih eden hastalara yine hastaneye yatmadan, lokal anestezi ile olabilen, kapsülünde alındığı gerçek tedavi yöntemi olan mikrosinüsektomiyi hatırlatmak ve önermek gerekir. Mikrosinüsektomi de aynı avantajlar vardır ama % 70 yerine %3-5 nüks ihtimalini göze alarak ameliyat olabilirsiniz.
Merhabalar ben genel cerrahi uzmanı Op. Dr. Seher Şirin, Antalya’da bulunan kliniğimde hasta kabul ediyorum. Bana ulaşmak için 0242 312 22 22 arayabilir ya da aşağıda yer alan WhatsApp butonuna tıklayarak yazabilirsiniz.